Dünyanın yarısı sularla kaplıdır ve bizim vücudumuzun dörtte üçü sudur. Bu sebeple suyun mesajı hepimizin bireysel sağlığı ve doğanın yenilenmesi açısından muazzam bir önem taşımaktadır.
Dr. Masaru Emoto’nun çalışmalarını öğreninceye kadar biz su hakkında çok az şey biliyorduk. Bu çalışmalar bize bilmediklerimizi öğretti ve üzerinde yaşadığımız dünyanın en kıymetli kaynağı hakkında bilinçlenmemize olanak sağladı.
Masaru Emoto insan bilincinin suyun moleküler yapısı üzerinde etkisi olduğunu savunan 22 Temmuz 1943 doğumlu Japon milli yazar. Uluslararası ilişkiler ağırlıklı olarak aldığı üniversite eğitiminden sonra ikinci bir üniversite eğitimi daha alarak Alternatif Tıp Doktoru olmuş.
Emoto’nun hipotezi yıllar boyunca gelişim göstermiştir. Çalışmalarının başında suyun kendisine tabi tutulduğu enerjiyle “rezonans” halinde olduğuna ve kirletilmiş suyun pozitif görüntüleme teknikleriyle eski haline döndürülebileceğine inanıyordu. “Suyun bilgi toplama gibi bir özelliği olabilir mi?” sorusundan yola çıkarak deneyler yapan Emoto, aynı suyun bulunduğu kabın üzerine farklı anlamlarda sözcükler yazmak, suyla sesli bir şekilde konuşmak ve suya müzik dinletmek gibi birçok farklı deneyler yapan bilim insanı, sonunda yapılan her farklı müdahaleyle suyun yapısında da bazı değişiklikler oluştuğunu tespit etmiştir. Messages from Water (Sudan Mesajlar) adlı kitabında yaptığı deneylere ve deneylerin sonucunda suyun oluşturduğu kristal yapıların fotoğraflarına yer vermiştir.
Tıpkı klasik müzik dinletilen bitkilerin diğerlerine oranla daha hızlı ve güzel bir şekilde büyüyüp geliştiğini anlatan çalışmalarda olduğu gibi bu çalışmada da pozitif iletişim kurulan su tanecikleri dondurulunca diğerlerine göre daha büyüleyici bir kristal görünümüne bürünmüştür.
HAYATI AKIŞINA BIRAK O SU GİBİ YOLUNU BULUR
Sufiler, su üzerinden kurdukları hayat felsefesini şöyle anlatırlar;
“Seninle uğraşan hiç kimseyle uğraşma, eğer uğraşırsan onunla aynı yerde kalırsın. Etrafından dolanıp devam et yoluna.”
Diyelim ki dağdan akan su önüne çıkan kayanın etrafından dolaşamayacak bir yola denk geldi. O zaman ne yapar, birikip üstünden aşar. Yok eğer bu da olmuyorsa sabırla kayayı damla damla delmeye başlar. Kayayı delmeyi başaran suyun kuvveti değildir tabii ki, damlaların sürekliliğidir ki buna da “sabır” derler.
Sabretmek hiçbir şey yapmadan oturmak değildir. “Sabır dikenin içinde gülü, gecenin içinde gündüzü hayal edebilmektir.” der Şems-i Tebrizi. Suyun doğası imkansızın bile başarılabileceğini, bunun için sabırlı ve istikrarlı olduğunu öğretir.
Kayayı delen su elbette yine yoluna devam eder. Su hep akar. Bilir ki aktıkça temizlenir. Bazen dere kenarlarında su birikintileri oluşur, akmayan su bulanır, çamurlaşmaya başlar. Üzerine pislik birikir ve Sufiler bu yüzden derler ki: “Sen su gibi ak. Her daim yenilen. Her gün yenilen. İki günün aynı olmasın. Dünü dünde bırak yeni şeyler öğren.”
Mesela su değişimden hiç korkmaz. Ama insanlar değişimi sevdiklerini söyleseler de aslında bundan çok korkarlar. Su değişimi ne güzel de anlatır. Bazen yağmur olur, bazen kar olur, bazen buz olur, bazen buhar olur. Buhar olduğunda çıkar gökyüzüne yağmur olup iner yine yere.
Ayrıca su uyumludur. Çay bardağına koyduğunda çay bardağının şeklini alır, kovaya koyduğunda kovanın. Sürekli bulunduğu yere uyumlanır ama doğası hiç değişmez. Her yere her şeye uyum sağlar. Unutma ki dünyada her zaman doğaya uyum sağlayanlar hayatta kalır. Uyum sağlayanlar esnektir çünkü. Değişime direnenlerse katı.
Fırtına en sert en güçlü ağaçları devirir ama esnek fidanlara, otlara hiçbir şey yapamaz. o yüzden esnek olanlar, uyum sağlayanlar hayatta kalır.
Aynı zamanda akışa teslim olur. Teslimiyet içindedir. Çünkü bilir ki bütün dereler eninde sonunda büyük denizlere, okyanuslara akar. Elinden geleni yaptıktan sonra hayatın akışına teslim olmaktır bu.
Su berraktır, şeffaftır.
Olduğu gibidir yani. Paylaşımcıdır. Hep besleyicidir. İnsanları, hayvanları, doğayı besler. Hayatı başlatandır. Su olan her yerde bitkiler vardır, hayvanlar vardır, insanlar vardır.
İşte suyun bu yapısından dolayı Sufiler birbirlerine “Su gibi ol Azizim” derler.
Bunu beğen:
Beğen Yükleniyor...