İzmit körfezinde yaşanan Üsküdar vapuru faciası
İzmit’in en kara günüydü. Aniden bir fırtına çıktı. Savurdu eski vapuru. Önce sağa-sola yattı. Sonra battı, çıktı. Gözden kayboldu Üsküdar. Ocaklara ateş düştü. Bağrımız yandı. Göçüp gitti, gencecik bedenler….
1 Mart 1958 tarihinde yaşanan Üsküdar Vapuru Faciasında, yaşamını yitiren tüm hemşehrilerimizi saygı, rahmet ve özlemle anıyoruz. Ruhları şad olsun..
Üsküdar vapuru faciası ya da Körfez Faciası, 1 Mart 1958 tarihinde Türkiye Denizcilik İşletmeleri’nin Üsküdar adlı şehir hatları vapurunun İzmit Körfezi’nde çıkan fırtına nedeniyle alabora olduktan sonra battığı faciadır. Faciada resmî rakamlara göre 392 kişinin yaşamını yitirdi.
Üsküdar vapuru faciâsı, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde bugüne kadar meydana gelen en ölümlü sivil deniz kazası oldu.
Üsküdar, Şirket-i Hayriye için Almanya’nın Elbing şehrinde Schichau Tersaneleri tarafından inşâ edilmiş ve 1927’de 72 baca numarası ile denize indirilmiş küçük bir yolcu vapuruydu.
1 Mart 1958’de İzmit – Gölcük arasında sefer yapan Üsküdar vapuru, İzmit’ten hareket ettikten sonra Derince yakınlarında şiddetli rüzgâr sebebiyle alabora olarak battı. Her ne kadar resmî rakamlar ilân edilmişse de, faciâda hayatını kaybedenlerin sayısı hakkında kesin bir bilgi yoktur. Bazı kaynaklara göre 200-300, görgü tanıklarının ifadelerine göre ise 400 ile 500 yolcu hayatını kaybetti.
1950’li yıllarda Karamürsel ve Gölcük’te lise yoktu. Kara ulaşım vasıtaları da kısıtlıydı. Bu sahil ilçelerinin gençleri aynı zamanda ekonomik olan vapur yolculuğunu tercih ediyorlardı. Cumartesi günleri yarım gün eğitim verildiğinden, öğle tatiliyle birlikte öğrencilerin tamamına yakını vapura bindi. Yolcuların çoğunu İzmit Lisesi ile İzmit Sanat Enstitüsü’nün talebeleri oluşturuyordu. Faciada sadece 40 yolcu kurtulabildi, diğerleri Üsküdar vapuru ile birlikte dalgaların arasında kayboldu.
Derince açıklarına gelindiğinde şiddetli fırtınaya yakalanan ve çoğu kısmı ahşap olan Üsküdar vapurunun kaptan köşkü uçtu. İdaresiz kalan vapur, yan yatarak battı. Bazı kayıtlarda vapurun ikiye bölündüğünden de söz edilir.
Gölcük’teki Donanma Komutanlığı’ndan hareket ederek yardıma gelen denizaltı ve savaş gemileri, denize düşen yolcuların ancak küçük bir bölümünü kurtarabildi.
Gölcük Barbaros Hayrettin Lisesi bu olayın ardından kuruldu.